Metropollerdeki yaşam kalitesini incelerken uzmanların kullandığı bir terim "civility" ("medeni davranış" yada "terbiyeli, kibar davranış" diye tercüme edilebilir). Önemi şuradan kaynaklanıyor; şehir yaşamının birçok parçası kanunlar veya yönetmeliklerle kontrol edilemeyecek kadar karmaşık. Bu durumda bireylerin diğer kent sakinlerini rahatsız edip etmemesi büyük oranda kendi kontrollerine kalıyor. Maalesef kentlerimizdeki en büyük sorunlardan biri bu değil mi? Kentte yaşama kültürünün olmaması. Ulus olarak kurallara uymamaya ve her durumda baskın çıkmaya yatkınlığımızı da hesaba katarsak, yüzümüzü buruşturmadan, kızmadan bir günümüz geçmiyor.
Peki kentlerdeki medeni davranış nasıl oluşturulabilir/arttırılabilir? Tabi en başta eğitimle, sosyo-ekonomik şartların iyileştirilmesiyle, vs... bildiğimiz ama bir türlü uygulayamadığımız gerçekler. Bunun ötesi mimar ve şehir plancılarına düşüyor. Araştırmalar, insanların toplum tarafından izlenilebilen yerlerde daha medeni davrandığını gösteriyor. Bir oto-kontrol mekanizması oluşturuyor bu tür mekanlar. Haberlerde duyduğumuz "İstanbul'un Göbeğinde Taciz" haberleri aslında yanlış tasarlanmış, kör noktalar. Şehirler için tam anlamıyla tümör noktaları. Kamusal alanlar, şehirlilerin birbirini kontrol edebileceği mekanlar olarak düşünülmeli, bu şekilde planlanmalı ve inşa edilmeli.
Bugünkü konu için esim kaynağım Urban Age Örgütü oldu. 4-6 Kasımda İstanbul da şehirleşme hakkında bir konferans organize ediyorlar. İlgilenenler için web siteleri:
Mutlu günler,